İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, belediyeye yönelik başlatılan terör soruşturması nedeniyle İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’ya tepki gösterdi. İmamoğlu, “Bize yaptığı suçlamaların bir mantığı varsa aynı suçu eski başkan AK Partili Mevlüt Uysal ve İstanbul Valisi Ali Yerlikaya da işlemiştir. Eğer savcılığa sunulan raporda dönemin İBB Başkanı Mevlüt Uysal ve İBB yöneticileri, ayrıca İstanbul Valisi Ali Yerlikaya ve onun yöneticileri hakkında da işlem talep edilmişse bir lafım yok. Ama altını çiziyorum; o raporda sadece Ekrem İmamoğlu ve onun yöneticileri suçlanıyorsa gök kubbeyi başınıza yıkarız” dedi. İmamoğlu, Soylu’ya hitaben, “Ne adalet ne hukuk ne ahlak ne vicdan, senin ruhunda yer bulmuyor. Yüce Allah, insanı insan yapan bu melekeleri senden almış. Sen, kalbi de aklı da sadece kötülüğe çalışan bir zatsın” diye konuştu.
Ekrem İmamoğlu, İçişleri Bakanlığı’nın belediyeye yönelik başlattığı terör soruşturması kapsamındaki iddialar için bugün İBB’nin Saraçhane’deki binasında basın toplantısı düzenledi. Toplantıda İmamoğlu’na, CHP Genel Başkan Yardımcısı Muharrem Erkek, İYİ Parti Genel Başkan Yardımcısı Bahadır Erdem, Gelecek Partisi Genel Başkan Yardımcısı Serap Yazıcı, Saadet Partisi Genel Başkan Yardımcısı Bülent Kaya ve Demokrat Parti Genel Sekreteri Serhan Yücel de eşlik etti.
İmamoğlu, konuşmasında, İstanbul’un iradesinin aksine gayrimeşru, gayriahlaki, antidemokratik müdahalelerin bir takvim ve disiplin dahilinde devam ettiğini söyledi. Elindeki belgeleri gösteren İmamoğlu, hukukun üstünlüğü ve masumiyet karinesi ilkelerine dikkat çekti. İmamoğlu, özetle şöyle konuştu:
“BAKAN, TERÖRİST OLDUĞUNU İDDİA ETTİĞİ KİŞİLERE KARŞI HERHANGİ BİR YASAL GİRİŞİMDE BULUNMAMIŞTIR: Maalesef hukuksuzluk, bu iktidar döneminin normali oldu. Hukuk siyasi iktidarın baskılarıyla eğilip bükülürse işte tam da bugünkü Türkiye ne yazık ki ortaya çıkar. Anayasa’mızda yazdığı gibi; Türkiye, bir hukuk devletidir. Bunun sadece yazıda kalmaması; egemenlerin hukukunun değil, evrensel hukuk normlarının pratikte uygulanmasıyla mümkündür. İşte bugün yaşanan temel sorun tam da budur. Tüm bu yalın gerçeğe rağmen, kamuoyunun tanık olduğu üzere, bir yıldan fazladır Türkiye Cumhuriyeti’nin İçişleri Bakanı, ne yazık ki ‘devlet adamı’ kavramıyla bağdaşmayacak iddialar üzerinden İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne, 86 bin çalışanımıza, hatta ailelerine ve bana terör ile ilişkili suçlamalarda bulunmaktadır. İlk olarak 9 Aralık 2021 günü Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde İçişleri Bakanlığı bütçesi görüşülürken hezeyana kapılan bakan, sayı ve örgüt listesi vererek İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nde 557 teröristin çalıştığını iddia etmiştir. Bakan, 400 gün önce açık bir tespit yapmış, ama aradan geçen zamanda terörist olduğunu iddia ettiği kişilere karşı herhangi bir yasal girişimde de bulunmamıştır.
İŞTEN ÇIKARMA YETKİSİ İÇİŞLERİ BAKANLIĞI'NDAYDI, TARAFIMIZA DA HERHANGİ BİR BİLGİ SUNULMADI: Elinizdeki basın kitlerinde de bulacağınız gibi hem İçişleri Bakanlığı’na hem de İstanbul Valiliği’ne resmi yazı göndererek özetle ‘Bu 557 teröristi bizim bilmemiz mümkün değil. Bu isimleri bize verin, yasal işlem başlatalım’ dedik. Aldığımız yanıt, ‘Siz, bizim muhatabımız değilsiniz’ oldu. Buradaki önemli bir husus dikkatinizden kaçsın istemem. Bakan’ın İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nde teröristler olduğunu iddia ettiği 9 Aralık 2021 gününden 31 Temmuz 2022 tarihine kadar, yani tam 8 ay boyunca her nedense kullanmadığı bir yetki var. Nedir bu yetki? OHAL kapsamında çıkarılan 667 sayılı Kanun Hükmünde Kararname, 6749 ve 7333 sayılı yasaların belediyelerdeki sakıncalı personelin işten çıkarılma yetkisini 31 Temmuz 2022’ye kadar İçişleri Bakanı’na veriyor. Yani Bakan Soylu, sayı ve örgüt ismi vererek terörist tespiti yapmış, ama 8 ay boyunca terörist diye iddia ettiği kişileri işten çıkartmamıştır. Burada Bakan Soylu, terörist diye iddia ettiği kişileri işten çıkarmayarak görev suçu işlemiş midir? Hâl böyleyken bir süre sonra mülkiye müfettişleri, onların eliyle terörle ilişkili personel soruşturmasını İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nde başlattı. Bu süreçte devletimizin istediği her türlü bilgi ve belge, anında yetkili makamlarla paylaşıldı. İstanbul Büyükşehir Belediyesi kuruluşları ve iştirak şirketleri, talep edilen her bilgiyi soruşturma makamlarına sundu. Bu süreçte de bilgilendirme, ne yazık ki tek taraflı yürüdü. Tarafımıza herhangi bir bilgi sunulmadı.
BU KİŞİNİN GÖZÜ, İMAMOĞLU KONUSUNDA BU KADAR DÖNMÜŞTÜR: Şimdi burada, bir amaca matuf yapıldığı çok belli olan soruşturmanın önemli bir ayrıntısı daha var. Mülkiye müfettişleri İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne geldiğinde 8 kişilik ekibin başında, ismini vermeyeceğim bir başka başmüfettiş vardı. Heyet, bir süre incelemeyi bu başmüfettiş başkanlığında yaptı. Her nedense -siz nedenlerini gayet iyi biliyorsunuz- yaza doğru bu müfettiş, heyet başkanlığından alındı ve Ankara’ya çekildi. Sağlık sebepleri bu konuda sık kullanılan bir gerekçedir, hepiniz bunu çok iyi bilirsiniz. Heyetin yeni başkanı kim oldu, biliyor musunuz? Daha doğrusu görevden alınan başmüfettiş yerine kim getirildi, biliyor musunuz? Açıklayayım. Bir dönem AK Parti’den milletvekili adayı olan bir kişi, ben İBB başkan adayı olduktan sonra Beylikdüzü Belediye Başkanlığı dönemimle ilgili yine 28 ayrı özel soruşturmayı açan o bir kişi. Aynı kişi bu. Hem de seçim zamanında. Arif Yıldırım adlı militan AK Partili bir zatı muhterem, heyet başkanı oldu. Bu zatın sicili net olarak belgelidir. Nasıl belgelidir, biliyor musunuz? Bu kişi, 20 Mayıs 2019’da Beylikdüzü Belediyesi’ne bir işlem ile ilgili soruşturma açtı. Belediye başkanı olarak beni suçlayarak ifademi almak istedi. Oysaki o işlemin tarihi, 31 Mart 2019 seçimleri sonrasıydı. Beylikdüzü Belediyesi yeni başkanını seçmiş, ben ise mazbatası iptal edilmiş İBB Başkanı idim. Yani bu kişinin gözü, İmamoğlu konusunda bu kadar dönmüştür. Aklında hep ben varım. Hiç çıkaramıyor. Herkes iyi bilsin ki bu kişi, adil ve tarafsız bir müfettiş değildir; bunu ispat etmiştir.
BU BAKAN KENDİNİ AKILLI, HERKESİ APTAL SANIYOR: Görüyorsunuz değil mi? ‘Ahmak’ davasında ‘Bu davadan ceza çıkmaz’ denen hâkim, tabii hâkim ilkesine rağmen başka bir kente sürülüyor. Terör soruşturmasında müfettiş grubunun lideri merkeze çekiliyor, yerine malum zihniyette biri getiriliyor. O yüzden, bize dönük saldırıların belirli bir takvim ve disiplin içinde yürüdüğünü söylüyorum. Bunlar, sıradan olaylar değil. Bu süreçlere karşı çıkan da ister hâkim ister başmüfettiş olsun, bu insanlar da ortadan yok ediliyor. Geçtiğimiz yılki iddialarının ardından Bakan Bey, 26 Kasım 2022 günü yine medyanın karşısına çıktı ve aralarında İBB’nin de bulunduğu bazı belediyelerle ilgili müfettiş raporundan bir kısım iddiaları gerçekmiş gibi kamuoyuna sundu. Şimdi, bu Bakan kendini akıllı, herkesi aptal sanıyor. Basın toplantısına şöyle başladı; ‘CHP’li belediyelerle ilgili bin 107 soruşturma açtık ama AK Parti belediyelerine de 885 soruşturma, ön inceleme başlattık.’ Yani aklı sıra ne kadar da adaletli olduğunu anlatıyor bize. Kendini akıllı sanan Bakan’ın AK Parti belediyeleriyle ilgili incelemeleri, imar yolsuzluğu, zabıta rüşvet iddiaları, imar planlarındaki ranta yönelik değişimler gibi konular. Sen, terör örgütü üyeliği suçlamalarıyla sadece CHP belediyelerine soruşturma açtın. İstanbul, Mersin, Seyhan, Ataşehir gibi. Üstelik de yasal olarak belediyelerin hiçbir güvenlik soruşturması yapamayacağı bir döneme ilişkin soruşturma açıyorsun.
SEN, KALBİ DE AKLI DA SADECE KÖTÜLÜĞE ÇALIŞAN BİR ZATSIN: Eğer adil bir bakansan 19 AK Parti ve kayyumun yönettiği büyükşehir belediyelerine de İBB’ye yaptığın personel soruşturmasını yap. Eğer adaletli olduğunu iddia ediyorsan Ataşehir, Seyhan gibi CHP belediyelerine gösterdiğin sertliği, yüzlerce AK Partili ve MHP’li ilçe belediyesine göster. Bir de çıkmış, yüzdeler vererek, grafik göstererek ‘Ben adil biriyim’ diyor. Ne adalet ne hukuk ne ahlak ne vicdan, senin ruhunda yer bulmuyor. Yüce Allah, insanı insan yapan bu melekeleri senden almış. Sen, kalbi de aklı da sadece kötülüğe çalışan bir zatsın. Velhasıl bu toplantıda gördük ki Bakan, geçen yıl 557 adet dediği terörist sayısını ülkedeki enflasyon oranında artırmış ve sayıyı bin 668’e çıkarmıştı. İBB olarak, terörle mücadelenin neresinde olacaksak orada durduğumuz için, yine dosyalarda göreceğiniz üzere, bu bin 668 kişi ile ilgili de bakanlığımıza bilgi sorduk, ama yanıt alamadık. Yani bir yıldır İBB’de var olduğu iddia edilen teröristlere ulaşmak ve haklarında yapabileceğimiz yasal işlemleri yapmak için mücadele ediyor, ama Bakan Bey’in engeline takılıyoruz. İBB’de olduğu iddia edilen teröristleri birisi saklıyor ve işlem yapmıyor. Ama o birisi, Ekrem İmamoğlu ya da İBB değil.
SORUŞTURMA TARİHLERİNDE BİZ GÖREVDE DEĞİLDİK: Bakanlık bize hiç bilgi vermediği gibi bizim verilerimizle bakanlık verileri arasında da ciddi farklar var olduğunu gördük. Elimizdeki bilgileri soruşturma tarihine göre yeniden ele aldık. Yani 1 Ocak 2019-31 Aralık 2021 tarihleri arasını tekrar inceledik. Bildiğiniz gibi, soruşturma tarihlerindeki 1 Ocak 2019-27 Haziran 2019 arasında biz görevde değildik. Öncesinde eski Başkan Mevlüt Uysal ve kayyum döneminde de İstanbul Valimiz Sayın Ali Yerlikaya görevdeydi. Yani 1 Ocak 2019- 18 Nisan 2019 arasındaki sorumluluk Sayın Uysal’da, 7 Mayıs 2019-27 Haziran 2019 arasındaki sorumluluk da Sayın Vali’mizdeydi. Bu dönemleri de titizlikle inceledik. Bu sonuçları madde madde paylaşacağım ama öncesinde şunu belirtmek isterim: İçişleri Bakanı olan kişi, yaptığı basın toplantısında iddia ettiği bin 668 teröristi, isim isim 8 terör örgütüne böldü. Daha ne olabilir derken son olarak da 51 kişiyi diğer terör örgütleri klasmanına soktu. Arkadaşlar, diğer terör örgütleri hangileridir? Mesela İBB’de Tamil gerillası mı var? İrlanda’nın bağımsızlığı için kurulan IRA örgütünden adam mı aldık işe? Ne demek diğer? Böyle aymazlık mı olur? İşte bunlar, bu kadar dalga geçilecek kişilerdir.”