CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, CHP Genel Merkezi'nde açıklama yaptı. Kılıçdaroğlu; "Ailesiz kalan çocuklar gördüm. Evlat kaybetmiş annelere sarıldım. Ölmüş evladının cenazesini bekleyen babalarla ağladım. Enkaz altında kalan sevdiklerinin sesini duyan, çaresiz kalan kadınların feryadını dinledim. Bir vinç gelsin diye soğuktan titreyenleri gördüm. Ve onlarla birlikte üşüdüm. Devlet nerede diye haykıranları duydum her gittiğim bölgede. Bunlar kulaklarımdan silinmiyor." dedi.
Depremin ilk saatlerinde CHP Merkez Yönetim Kurulu'nu toplayan ve koordinasyon oluşturan Kılıçdaroğlu, hemen sonrasında deprem bölgelerine tek tek giderek incelemeler yapmıştı.
Basın toplantısında incelemelerini hatırlatan Kılıçdaroğlu, "Ailesiz kalan çocuklar gördüm. Evlat kaybetmiş annelere sarıldım. Ölmüş evladının cenazesini bekleyen babalarla ağladım. Enkaz altında kalan sevdiklerinin sesini duyan, çaresiz kalan kadınların feryadını dinledim. Bir vinç gelsin diye soğuktan titreyenleri gördüm. Ve onlarla birlikte üşüdüm. Devlet nerede diye haykıranları duydum her gittiğim bölgede. Bunlar kulaklarımdan silinmiyor" dedi.
Kılıçdaroğlu’nun konuşmasından öne çıkan başlıklar şöyle sıralandı:
“Acım tarifsiz. Deprem bölgesini, karış karış gezdim. Üst üste gittim. Yine deprem bölgesine, arkadaşlarımla gideceğim. Milletvekili ekiplerimiz depremin ilk saatlerinden itibaren deprem bölgesinde…
Bu millete, ‘devlet nerede’ diye sordurttular. ‘Yerli ve milli’den, ‘devlet nerede’ noktasına geldik. Devlet nerede cümlesinin ayrıntılarını aktarayım size... Tedbirsizlik, sorumsuzluk, denetimsizlik, yıkım, çöküş, liyakatsizlik, rüşvet, her türlü değerden kopma, yağma, hırsızlık… Devlet nerede sorusu, bunları akla getiriyor.
Evlat kaybetmiş annelere sarıldım. Ölmüş evladının cenazesini bekleyen babalarla ağladım. Enkaz altında kalan sevdiklerinin sesini duyan, çaresiz kalan kadınların feryadını dinledim. Bir vinç gelsin diye, yıkıntı başında soğuktan titreyenleri gördüm. Ve onlarla birlikte üşüdüm. ‘Devlet nerede’ diye haykıranları duydum her gittiğim bölgede. Bunlar kulaklarımdan silinmiyor. Bunu bilmenizi isterim.
Mehmetçiğimiz kışlalarında bekletildi. Akıl alacak şey değil. Nasıl bir korkaklıktır, kendi askerinden korkmak. Allah aşkına bu nasıl bir korkaklıktır. Asker bu konuda deneyimli, birikimli. İlk 12 saat içerisinde bütün sorunları çözebilecek kapasiteye sahip. Ama askeri özel olarak kışlalarında beklettiler.
Açıkça söylüyorum, vatandaşlarımızın kanı bu iktidarın elindedir. Başkanlık sistemini getirdi, tek adam rejimi, devleti felç etti. Gördük, tek adam rejimi karar marar alamıyor. Bunu bir kere görmedik, defalarca gördük. Hırsları ile paralize etti devleti. Bu kadar da olmaz. Devlet yönetilmiyor, devleti yok etti. Hiç kimse unutmasın, bu yaşadıklarımızın baş sorumlusu tek adamdır ve onun bu ülkeye dayattığı rejimdir.
En kritik saatlerde geç kaldılar. En kritik saatler tabi ki ilk 12 saat, 24 saat. Hadi bilemedi ilk 48 saat. İnsanlarımız donarak öldüler. Utanarak, üzülerek söylüyorum ama gerçekleri konuşmak zorundayım. İnsanlarımız ölürken onlar bu işi nasıl siyaset üstüne taşırız diye sorumluluk almayız diye özel bir çaba harcadılar. Bunun düşünmeye başladılar. Beceriksizlikleri on binlerce insanımızın canına mal oldu.”