ANKA Haber Ajansı Yazı İşleri Müdürü Mansur Çelik hakkında ceza davası açıldı. “Türkiye Gündemine Damga Vuran Hakim” başlıklı haber içeriği için açılan dava yarın başlıyor.
ANKA Haber Ajansı Yazı İşleri Müdürü Mansur Çelik hakkında ceza davası açıldı. “Türkiye Gündemine Damga Vuran hakim” başlıklı haber içeriği için açılan dava yarın başlıyor.
Adalet Bakan Yardımcısı Akın Gürlek’in, İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı iken CHP İstanbul Milletvekili Enis Berberoğlu ile ilgili Anayasa Mahkemesi kararını uygulamaması üzerine 14 Ekim 2020 tarihinde yapılan “Türkiye Gündemine Damga Vuran Hakim” başlıklı haber nedeniyle ANKA Haber Ajansı Yazı İşleri Müdürü Mansur Çelik hakkında ceza davası açıldı. Davanın ilk duruşması yarın Ankara 22. Ağır Ceza Mahkemesi’nde yapılacak.
Bu haberle ilgili birçok hukuki işlemin yapıldığı ise ANKA Yazı İşleri Müdürü Mansur Çelik’in 2022 yılının mart ayında Ankara’da polis ifadesine çağrılması ile ortaya çıktı. 18 Mart 2022 tarihinde Ankara Emniyet’ine giden Mansur Çelik’e, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütü Suçlar Soruşturma Bürosu’nun 2021/79473 sayısı ile soruşturma yürütüldüğü bilgisi verildi.
Mansur Çelik, imzası olmayan, rutin olarak yazılan haberle ilgili olarak poliste şu ifadeyi verdi:
“Öncelikle ben bir gazeteciyim. Anayasa’mızın 26. maddesi düşünceyi açıklama ve yayma hürriyetini, yine Anayasa’mızın 28. maddesi ise basının hür olduğu ve sansür edilemeyeceği amir hükmüne haizdir. Yayınlandığı 14.10.2020 tarihinde haber içeriği, çok güncel ve tartışılan, o gün milyonlarca insanın internette okuduğu bir gelişmedir. Bu ve benim yaptığım haberin benzeri içeriği sayısız haber sitesinde yayınlandı. Bir milletvekilinin siyaset yapma özgürlüğü, Anayasa Mahkemesi’nin verdiği ihlal kararına rağmen İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından uygulanmadı, engellendi ve bir yerel mahkemenin, tüm kararları bağlayıcı olan Anayasa Mahkemesi’nin oybirliği ile aldığı bir kararı ‘tanımıyorum, uygulamıyorum’ demesi, aksi yönde bir karar alması Türkiye’de bir ilktir ve bu yönü ile haber yazılmıştır.
“Anayasa Mahkemesİ’nİn basın ve İfade özgürlüğü kararlarını okudum, bu sınırlara her zaman uymaya çalıştım”
Ben, 22 yıl gururla görev yapmış, 1990’da emekli olmuş bir polis memurunun çocuğuyum. Terörle Mücadele Kanunu’nun ne kadar önemli olduğunu çok iyi biliyorum. Devlet Güvenlik Mahkemeleri döneminde 1997-2002 arasında Genelkurmay, polis ve yargı muhabirliği yaptım. O zaman da ANKA Ajansı’nın muhabiriydim. Meslek yaşamımda 28’inci yılındayım, bugüne kadar yaptığım hiçbir haber tekzip edilmedi, dava konusu olmadı, soruşturma için inceleme geçirmedim, ilk kez bir haber için ifade veriyorum. Sayısız Yargıtay Genel Kurulu ve Anayasa Mahkemesi’nin basın ve ifade özgürlüğü kararlarını okudum, bu sınırlara her zaman uymaya çalıştım.
“Bugüne kadar adının geçtİğİ yazdığım tek haberdİR”
Biz gazetecilerin, güncel hukuki, siyasi gelişmeleri tüm vatandaşlarımıza anlayacakları dilde anlatma, kamuoyunu aydınlatma görevimiz de vardır. Ben, söz konusu mahkemenin ve mahkeme başkanı hakimin AYM kararına ilişkin kararlarını oluştururken herhangi bir yorum, yönlendirme, baskı anlamına gelebilecek herhangi bir haber yapmadım. Sayın mahkeme kararını açıkladıktan sonra tüm Türkiye’nin merak ettiği bu kararı yorumladık ve dolayısı ile kararda imzası bulunan sayın mahkeme başkanının ismi de mecburen haberimizde yer aldı. Kendisinin herhangi bir kişisel özelliğini, fotoğrafını, ev adresini, iletişim bilgilerini zaten bilmediğim için haberimizde bunlar da yoktur. ‘Hakimler kararları ile konuşur’ ilkesi ile hakimlerin yargılama sonucu vardıkları kararın haber konusu yapılması, tartışılması gayet doğaldır ve bu haberler basın özgürlüğü kapsamındadır. Ben, sayın hakimi kişisel olarak tanımam, herhangi bir husumetim yoktur. Bugüne kadar adının geçtiği yazdığım tek haberdir."