CHP Genel Başkanı Özgür Özel, TBMM grup toplantısında gündeme ilişkin yaptığı açıklamada asgari ücret için hedeflerinin en az bir asgari ücret olduğunu vurguladı.
“Bu hafta grubumuzun Meclis’te ve komisyonda üzerinde duracağı ilk hedef 17 bin liradır. En düşük emekli maaşı 1 asgari ücret olana kadar mücadele edeceğiz. Emeklinin 10 bin lira yaptığın bu zammı, ilk evvel 17 bin liraya çıkarana kadar Türkiye’deki bütün emekliler ve CHP’liler iki elimiz yakanızdadır. Yakanızı bırakmayız, bu zammı alacağız. 10 bin lirayı başarı gibi anlattılar. Şimdi eminim ki bu itirazlar üzerine bir düzeltmeye yeltenecekler. Öyle 1-2 bin lira seyyanen zammı kabul etmiyoruz. En düşük emekli maaşını asgari ücret yapacak, 7 bin liralık zammı alana kadar bütün emeklileri mücadele ve direnişe davet ediyorum” dedi.
CHP Genel Başkanı Özgür Özel, TBMM grup toplantısında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Özel, şunları söyledi:
“Dün çok sayıda milletvekilimiz, Parti Meclisi üyemiz, Yüksek Disiplin Kurulu üyemizle birlikte Tunceli’deydik. Önceki dönem milletvekilimiz, TBMM Başkanvekili Kamer Genç’i vefatının 8’inci yılında Tunceli’de mezarı başında andık. Kamer Abi, TBMM Genel Kurulu’nun şüphesiz en renkli simalarından, muhalefet anlayışı, sözünün arkasında durmasıyla, direnci ve cesaretiyle vatana, millete, bayrağa, ülkeye, Atatürk ilke ve devrimlerine olan bağlılığı ile hepimize örnek bir milletvekiliydi. Biz, ilk milletvekili olduğumuz günlerde Kamer Bey’in yakınında oturmak, sohbet etmek, onunla fotoğraf paylaşmak, biz genç milletvekilleri için kolay kolay elde edemeyeceğimiz bir heyecandı. Sonra Kamer ağabeyle 4 yıl boyunca birlikte çalıştık. Sonuna doğru hastalandı. O süreçte hep onunla birlikte olan bizlere ‘Bakalım seneye beni nerede bulacaksınız, ben aranızda olmam’ dediğinde söz vermiştik. 2016 yılının 22 Ocak’ında 2,5 metre karın, tipinin altında ona söz verdiğimiz gibi Nurettin Demir, Veli Ağbaba ve ben ellerimizle onu toprağına grubumuz adına teslim ettik. O günden bu güne her 22 Ocak’ta biz oradayız. Her 22 Ocak’ta grubumuzdan çok sayıda arkadaşımız orada oluyor. Biz hem Kamer ağabeye özlemimizi ve vefamızı dile getiriyoruz. Hem söylediği sözün arkasında duran, bir kelime eksik konuşmayan, bir adım geri atmayan, bir santim eğilmeyen çünkü biz bir santim eğilirsek birilerinin bu milleti diz çöktüreceğini bilen, hem kararlı, güçlü, inatçı siyasetin timsali. Cumhuriyet’in ne demek olduğunu hepimize hatırlatan bir hayat hikayesini orada tekrarlıyoruz. 1940’ta doğuyor Kamer Genç, ilkokul çağına kadar kendi deyimiyle keçi kovalıyor. ‘Sonra bir karar verilir burada’ diyor, ‘Çocuk keçinin peşinden mi gidecek, okula mı gidecek’ diye. ‘Ben’ diyor ‘Okula gittim.’ Karda kışta, yürüyerek gidiyor. Senelerce yatılı okulda kalıyor. Ama en sonunda 1940’ta Tunceli’nin Nazimiye ilçesinin Ramazan köyünden bir çocuk çıkıyor ve geliyor Danıştay’da tetkik hakimi, TBMM’de milletvekili oluyor. Aslında Cumhuriyet’in, coğrafyanın dezavantajlarına rağmen nasıl bir fırsat eşitliği yaratabildiğini hepimize gösteriyor. Bugünlerde ise aynı mahallede belki doğan ama bir tanesi mahallenin gecekondu kısmında, bir tanesi yeni yerleşime açılmış yeni bloklarda doğan iki çocuk birbiri ile aradaki farkı kapatamayacak kadar geriden başlıyor. Bugün gelen bu eşitsizliği 1940’ların Ramazan köyündeki Kamer Genç’in hayat hikayesini görünce Cumhuriyet’in ne demek olduğunu, Cumhuriyet’in kazanımlarının ne demek olduğunu, Cumhuriyet’e halkçılık ilkesi üzerinden sarılmanın ne kadar önemli olduğunu bir kez daha hatırlıyoruz. Ben Kamer Genç’i hepimiz adına bir kez daha rahmet ve minnetle anıyorum. Diyorum ki, ‘Yaşasın cumhuriyet.’
“MİLLETİN DERDİ YÜKSEK FİYATLAR VE ENFLASYON”
Çok gündem var, burada grup toplantısı 2 saat sürebilir eğer Recep Tayyip Erdoğan’ın söylediklerine cevap verme meşguliyetine girersek. 1 saat de Devlet Bey için konuşuruz Devlet Bey’in söylediklerine cevap verme meşguliyetine girersek. Ama milletin derdi ne Tayyip Bey’in, ne Devlet Bey’in söyledikleri. Milletin derdi yaşam derdi. Milletin derdi geçim sıkıntısı. Milletin derdi yüksek fiyatlar ve enflasyon. O yüzden Tayyip Bey’in hakaret, polemiklerini ve Devlet Bey’in hakaretlerini, iftiralarını bir kenara bırakıyoruz. Biz milletin derdi ile dertlenmeye, onları bu kürsüden dile getirmeye devam edeceğiz. Adalet ve Kalkınma Partisi’nin 22’nci yılında ülke her konuda kötü yönetiliyor. Buna şüphe yok. En büyük problem mutfakta. En büyük problem mutfaktaki, cüzdandaki yangın. Ayın sonunun gelmemesi, alınan maaşların yetmemesi, hatta artık bir yerden alınan borçla, eski borçların kapatılmaya çalışılıp artık döndürülemez hale gelmesi… Yurttaşlarımız kötü ekonomi yönetiminin aldığı kararlar sonucunda her geçen gün biraz daha fakirleşiyor, yoksullaşıyor. En büyük zorluğu da bugünlerde çokça dile getirmek zorundayız. Emeklilerimiz çekiyor. ‘En büyük zorluğu onlar çekiyor’ deyince oradan bir emekli tek başına alkışa başladı. ‘Emekli olduğum için sana teşekkür ediyorum’ diyor. Tayyip Erdoğan, 2024 yılını emekliler yılı ilan etmişti. Ancak 2024 yılı adeta iktidarın emeklilerle dalga geçtiği, alay ettiği yıl haline dönüştü. Herkes sıkıntıda elbette ama en çok rahat etmesi gerekenler en büyük sıkıntıda. Kim en çok rahat etmesi gerekenler? Yıllarca çalışıp bu devlete ve millete öğrenci yetiştiren öğretmenler, sınır boylarında bayrak dalgalansın diye görev yapan askerler, uzman çavuşlar. Kim bu emekliler? Hepimizin karnını doyuran aşçılar, hepimizin üstünü giydiren terziler, hepimizin çocukları okulda okuduktan sonra ayrılınca o sınıfları temizleyen hademeler, müstahdemler, görevliler. Bindiğimiz otobüsleri kullanan şoförler. Hepsi emekli oldular. Yıllarca bu ülkeye hizmet ettiler. Kimi masa başında dirsek çürüttü, kimi alnının terini sokaklara döktü. Gün geldi emekli oldular. Rahat etmeleri lazım, rahat ettirilmeleri lazım ancak rahat edemiyorlar. Her geçen gün biraz daha kötüye gidiyorlar. Kimin yüzünden? Birincisi TÜİK yüzünden. TÜİK kim ‘Tayyip’i Üzmeyen İstatistik Kurumu’nun baş harflerinden oluşan Türkiye İstatistik Kurumu, güya hepimiz adına adil bir şekilde Türkiye’de sahadan istatistik toplayacak, TÜİK’in belirlediği enflasyona göre emekliye zam verilecek, çalışana zam verilecek. TÜİK, enflasyonu geçen sene için yüzde 64 olarak açıkladı. Bakın şimdi ilk önce, hepimiz adına bu bilgileri topluyor ya. TÜİK, yüzde 64 belirledi enflasyonu bakalım 1 yılda emeklinin çalışanın para ödediği örneğin dana eti yüzde 143 zamlanmış, koyun eti yüzde 157, tavuk eti 81, zeytinyağı yüzde 180, patlıcan yüzde 123, zeytin yüzde 141 zamlanmış. TÜİK hesap yapmış enflasyon yüzde 64 demiş. Gerçek enflasyon hesaplandığında yüzde 127. Yarı yarıya fark var. TÜİK’in hesaplarına göre memur emeklisine yüzde 49 zam yapıldı, en düşük emekli maaşına da yüzde 33 zam yapıldı.
“BU AÇLIK, SEFALET, YOKSULLUK ÜCRETİNİ, BU SİZİ MANAVIN ÖNÜNDEN GEÇEMEZ, MARKETE GİDEMEZ HALE GETİREN ÜCRETİ KABUL ETMEYİN”
Geçen hafta gösterdim, emekliler ısrar ediyorlar, ‘Göstere göstere anlat’ diye. Bakın, 6 aylık enflasyon. Normalde yüzde 60’ın üzerinde. TÜİK’e göre yüzde 37. Tayyip Erdoğan diyor ki ‘Enflasyona emeklimizi ezdirmedik.’ Enflasyon yüzde 37’yken en düşük emekli maaşı 7 bin 500’den 10 bin liraya çıktı, yüzde 33 artışla. Hiçbir şey olmasa, TÜİK yalan atıyor olmasa, bütün rakamlar doğru olsa enflasyon yüzde 37’ken en düşük emekli maaşına yapılan zam yüzde 33. Burada emeklinin cebinden nasıl para çalındığını hep birlikte görüyoruz. Ama esas mevzu şu. Geçen hafta gösterdim, dedim ki ‘En düşük emekli maaşı 7 bin 500 lira ve bu hafta zam yapılacak. Recep Tayyip Erdoğan geldiğinde en düşük emekli maaşı asgari ücretin yüzde 147’si kadardı. 2002 yılında. Şimdi eğer yüzde 147 olsa 25 bin lira olması gerekir, şu anda dedim yüzde 44’ü kadar. 7 bin 500 lira. Bunu en azından asgari ücret yapalım.’ Dinlemedi ve 10 bin lira yaptı. Bütün emeklilere gösteriyoruz. Bugün asgari ücret 17 bin lira. Tayyip Erdoğan’ın geldiği günkü oran konulsa 25 bin lira alacaktınız. Ama bugün onun verdiği zam 10 bin lira. Bütün emeklilere sesleniyorum. Geçtiğimiz cuma çok sayıda emekli ile bir aradaydık, onlarla da bunu konuştuk. Buradan bütün Türkiye’deki emeklilere sesleniyorum. Bu açlık, sefalet, yoksulluk ücretini, bu sizi manavın önünden geçemez, markete gidemez hale getiren bu ücreti kabul etmeyin. İlk talep, bu hafta grubumuzun Meclis’te ve komisyonda üzerinde duracağı ilk hedef 17 bin liradır. En düşük emekli maaşı 1 asgari ücret olana kadar mücadele edeceğiz.
ANKA