Mehdi Aksu
Allah-u Teâlâ şöyle buyuruyor: "Sakın aldatmasın sizi dünya yaşayışı ve sakın ğerur, (Şeytan) aldatmasın sizi Allah hakkında." (Lokman süresi, 33. ayet)
Mazlumların zalimler eli ile her gün inim inim ağladığı, kanlarının döküldüğü halde sadece söylemde kalıp mazlumlar üzerinden konuşma yapmak ve zalime yönelik atılması gereken adımları atmamak Allah ile, dini değerler ile aldatmanın bir yansımasıdır. Zalime zalimsin, haddini bil demek ve mazluma el uzatmak için bir şeylerin olmasını beklemeye hiç de gerek yok. Bekliyorsak eğer tutumumuz ile kişisel hesaplarımızın olduğunu ispat etmiş oluruz.
Müslümanlar aldatanlara kanmazlar, oyunlara gelmezler. Zira Müslümanlar çok iyi bilirler ki iman getirdikleri Hz. Peygamber efendimiz şöyle buyurmuştur: "Aldatan bizden değildir."
Müslümanlar bu gerçeklere binaen oyuna gelmez, Allah ile mazlumlar ile aldatmak isteyenlerin dünyevi çıkarlarına malzeme ve yem olmazlar.
İslam tarihi içerisinde İslam'ı, Kuran'ı, Peygamber ve Ehlibeyt imamlarının isimlerini kullanan çok insan olmuştur.
İslam'dan dem vurup, Müslümanlar arasında yaralar açmak, kendi inancından, düşüncenden olmayanları dışlamak, kendinden olmayanları ötekileştirmeye çalışmak, kendin gibi düşünmeyeni fasık-müfsit, münafık, satılmış ilan etmek ve kendini en doğru olarak tanıtmak "Allah ve ilahî değerlerle aldatmanın
bir yansımasıdır."
Unutmamak gerekir ki, Allah adına aldatanlar iblisin askerleri, Allah adına aldatılanlar ise iblisin tutsakları ve uşakları konumundadırlar.
Şeytanın kullandığı insanlar Kuran'da "şeytan evliyası" veya "şeytan orduları" diye anılmaktadır.
Bu evliya veya ordular Allah adına aldatmanın öncüleri, uygulayıcılarıdır. Bunlar kimi zaman kendilerini sermayedar, kimi zaman siyasetçi, kimi zaman dindar, kimi zaman âlim, kimi zaman aydın, kimi zaman gazeteci, düşünür kisvesinde gösterirler. Böyleleri Allah adamı, mazlumların sığınağı iddiasıyla makam, kariyer, mal-mülk menfaat-kudret celbi peşinde koşanlardır. Böylelerine kanmamak her Müslümanın iman vazifesidir.
MÜSPET VE MENFİ SİYASET!
Müspet siyaset, kapsayıcı bir şekilde sahih ve doğru siyaset olup maddi ve manevi alanlarda insanların refahı ve kemali için tedbirler almaktır.
Menfi siyaset ise siyasetçilerin kendi çıkar ve menfaatlerine ulaşmaları için siyaseti amaç edinerek, hile ve aldatma politikaları ile insanları sömürmeleridir.
Müspet siyaset ayrıştırmaz, kutuplaştırmaz, nefret tohumları ekmez.
Menfi siyaset çıkar ve menfaat uğruna kutuplaştırıcı, ayrıştırıcı, dışlayıcı bir dil kullanır.
Dünya cennet edinmek isteyenlerin siyaseti menfi siyaset etrafında döner.
İlkeli, erdemli, doğru insanlar siyasetin müspet ve güzel tarafında siyaset yaparlar. Hiçbir zaman batıl ve menfi siyasetin içinde olmazlar, batıl ve menfi siyasetin içinde olanların hilelerine asla aldanmazlar. Daima halkın işlerinin müspet siyasete, adalet kavramlarına, insani değerlere göre şekillenmesi ve insanların dünya ve ahiret saadetini sağlamak için çaba sarf ederler.
Selam ve dua ile...