İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener partisinin grup toplantısında iddialı açıklamalarda bulundu. Yaklaşık 50 dakika süren konuşmasında Maral Akşener, Türkiye’nin önündeki engellerin tek olduğunu ifade etti. Akşener, “Türkiye’nin önünde tek bir engelimiz var. Bay kriz ve beceriksizliğiyle artık global bir marka haline gelen ekibi” açıklamalarını yaptı.
İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener partisinin grup toplantısında iddialı açıklamalarda bulundu. Yaklaşık 50 dakika süren konuşmasında Maral Akşener, Türkiye’nin önündeki engellerin tek olduğunu ifade etti. Akşener, “Türkiye’nin önünde tek bir engelimiz var. Bay kriz ve beceriksizliğiyle artık global bir marka haline gelen ekibi” açıklamalarını yaptı.
Akşener’in konuşmasında öne çıkan başlıklar şöyle sıralandı:
“*Sayın Erdoğan’a aynı soruyu soracağım’ demiştim. Sayın Erdoğan, 38 yaşındaki genç bir akademisyene, Ülkü Ocakları Eski Genel Başkanı’na, Ankara’nın göbeğinde kim suikast düzenledi? Banuçiçek’in ve Bengisu’nun babasına, Sinan Ateş’e, kim kıydı? Katiller nerede saklanıyor? Saklanmalarına kim izin veriyor? Yargı sürecini kimler baltalıyor? Bu sorulara cevap vermeden, o koltukta rahat oturamazsın. Oturtmayacağım.
*Devletin içinde mafyalar, çeteler, uyuşturucu satıcıları kol gezerken; ‘Cumhurbaşkanıyım’ diye ortalıkta gezemezsin. Gezdirmeyeceğim.
*Banuçiçek’in babasız geçen ilk doğum gününde gece başını yastığa koyup rahat rahat uyuyamazsın. Beni iyi dinle Sayın Erdoğan: Vicdana sığmayanı Türkiye’ye sığdıramazsın. Hiçbir haksızlığa boyun eğmeyenleri ne yaparsan yap susturamazsın. ‘Milletin adamıyım’ diye böbürlenip milletin canına kastedilirken, susamazsın.
*Bu millet sana ne istediysen verdi. Sense gittin ucube bir sistemi başımıza bela ettin. ‘Ayağımda pranga var’ dedin. ‘Tüm yetkiler benim olsun’ dedin. ‘Tek söz sahibi ben olayım’ dedin. Madem öyle, madem prangalarından sıyrıldın; o zaman söyle bakalım: Sinan Ateş’in katilleri nerede?
*Ya Sinan Ateş’in kanını yerde bırakacaksın ya da hesabını soracaksın. Seçimini yap. Ya makamının hakkını verip bu alçaklığın karşısında dik duracaksın ya da katillerin, alçakların karşısında boyun eğeceksin seçimini yap, Sayın Erdoğan. Ben bir anne olarak, bir babaanne olarak, 27 yıldır aktif politika yapan bir siyasetçi olarak böyle alçak bir suikasta sessiz kalamam, kalmayacağım. Gerçek katiller gün yüzüne çıkana kadar bu kürsüden, acizliğini yüzüne vurmaya devam edeceğim. Yer delinse de gök yıkılsa da vicdanları titremeyenlere inat, ‘Sinan Ateş’in katilleri nerede?’ diye sormaya devam edeceğim.
*İYİ Parti olarak; tüm susanlara inat, hakikatin sesini duyurmaktan vazgeçmeyeceğiz. Zorbalığa inat; adaleti, hakkı, hukuku çiğnetmeyeceğiz. Vicdanları kör, yürekleri topal, kalpleri sağır olanlara inat; çarpık düzeni, biz değiştireceğiz. Ant olsun, şart olsun; ocaklara bir daha böyle ateşler düşmesin diye, Sinan Ateş’ler bir daha katledilmesin diye, evlatlar babasız kalmasın; devlet milletinden kopmasın diye yılmadan mücadeleye devam edeceğiz.
*EYT Kanun Teklifi, Yüce Meclisimize sunuldu. Biz en başından beri EYT’li kardeşlerimizin sorununun çözümüne bir sosyal yardım olarak değil, bir hak kaybının giderilmesi ve nesiller arası adaletin sağlanması olarak baktık. Bununla birlikte sosyal güvenlik dengesine olan etkisini de göz ardı etmedik. Ne var ki, AK Parti iktidarı vatandaşın faydasına olan her meselede olduğu gibi bunu da bir lütuf gibi sunmaktan geri durmadı.
*EYT konusunda da yarım yamalak iş yaptılar. Yeni mağdurlar meydana getirmekten çekinmediler. Mevcut kanun teklifinde 1999 yılında yürürlüğe giren yasanın zorunlu kıldığı yaş sınırı kaldırılıyor. Ancak bu sefer de aynı yasanın artırdığı prim ödeme gün sayısı değiştirilmiyor. Oysa iktidar yaptığı kafa karıştırıcı açıklamalarla insanımızı bunun tersine inandırdı. Ve gelinen noktada EYT’li kardeşlerimiz şimdi de prime takıldılar. ‘Prim ödeme gün sayınız yetmiyor’ diyorsunuz. Biz boşuna, ‘Devlete ciddiyet yakışır’, ‘Devlete liyakat yakışır” demiyoruz. Madem bizim çağrımız ve mücadelemizle harekete geçtiniz bari çözüm önerimizi de bütünüyle alsaydınız. Madem giderayak, seçim için de olsa milletin yararına bir iş yapacaktınız bari onu da doğru düzgün yapsaydınız.
*2023 yılına girdik ve dolar 18 lira 81 kuruş. Sadece bu durum bile aslında her şeyi anlatıyor. Geçtim vizyonu büyük bir çapsızlığın ibretlik eseri tüm görkemiyle karşımızda duruyor. Mesela 2012’de, Sayın Erdoğan demişti ki; ‘Siyasete katılma ve siyaset yapma hakkına getirilen yasaklar ortadan kaldırılacak.’ Ancak gelin görün ki 2023’te ahmaklığa, ‘ahmaklık’ demek bile siyasi yasak sebebi oldu. Mesela demişti ki, ‘İşsizliği yüzde 5’e çekeceğiz.’ Ancak gelin görün ki 2023’te bu da yalan oldu. İş aramaktan umudunu kesenleri bile işsiz saymayan TÜİK’in makyajlı rakamlarına rağmen hedefi tutturmayı geçtim, işsizliği katladılar.
*Sayın Erdoğan’ın yine bir seçim döneminde 2023 vizyonu diye şişirdiği boş vaatleri her zamanki gibi yine baştan sona yalan oldu. Bir şirket müdürü düşünün, şirketi büyüteceğini söylesin ama şirketi küçültsün. ‘Kâr rekoru kıracağım’ desin ama zarar rekoru kırsın. Şirket zarar ederken borçlanıp uçak alsın. İşleri eşe dosta paslayıp şirketin kasasını boşaltsın. Çalışanlara maaş ödeyemezken lüks ofisinde tüm gün ense yapsın. Sizce bu müdüre ne yaparlar? Kovarlar değil mi? İşte 14 Mayıs’ta biz de Beştepe’deki müdürü kovacağız.
*Bugün ülkeler silahla işgal edilmiyor. Ekonomik güçle işgal ediliyor. İnovasyon gücüyle işgal ediliyor. Teknoloji şirketleriyle işgal ediliyor. Bunun lamı cimi yok. Yüksek teknolojide dünyayı yakalayıp, öne geçmek, Türkiye için bir egemenlik meselesidir. Ama duble yol yapmayı yüksek teknoloji zanneden liyakatsiz kadrolarla maliyetinin 10 katına köprü ihale etmeyi kalkınma zanneden Bay Kriz’le stratejik yatırımları ise seçim malzemesi olarak gören sığ bir zihniyetle Türkiye ilerleyemez. Eğer, yoksulluktan kurtulmak istiyorsak ‘Yeter söz de, huzur da, zenginlik de milletindir’ demek istiyorsak bölgemizde, dünyada, sözümüz geçsin istiyorsak bundan 20 yıl sonrasını düşünüp adımlarımızı ona göre atmak zorundayız.
*Milletimizin beklentisi Türkiye’nin özgürleşmesidir. Milletimizin beklentisi Türkiye’nin zenginleşmesidir.
*Türkiye bölgesel olarak çok avantajlı bir konumda. Ancak, Sayın Erdoğan’ın ekonomideki fantastik deneyleri demokrasiden uzak siyaset anlayışı ve devlet yönetiminde vasatlığı kurumsallaştıran liyakat alerjisi kalkınmamızı engelleyen en büyük faktör olmaya maalesef devam ediyor. Bugün ihracatımızın 255 milyar dolara gelmesi Sayın Erdoğan’ın sayesinde değil, Sayın Erdoğan’a rağmen olmuştur.
*Millet İttifakı millete rağmen değil, milletle beraber yol yürüyecektir. Yani muhalefetin istikametini, milletimiz çizecektir. Yani ‘Milletin istiklalini yine milletin azim ve kararlılığı kurtaracaktır.’ Bu yüzden, bizler sosyal medya operasyonlarına, sözde kulis bilgileriyle yapılan yönlendirmelere, tenha köşelerden kurgulanan abluka girişimlerine kulaklarımızı tıkayıp sadece ve sadece milletimizin sesini duyacağız. Çünkü bizim yürüttüğümüz bu mücadele, pazarlık siyaseti peşinde koşanların değil, milletin selameti için sabredenlerin mücadelesidir. Bu mücadele, ‘Millet İttifakı kazanırsa, milletimiz kazanır bu da bize yeter’ diyen serdengeçtilerin mücadelesidir. Bu mücadele nefsini memleket sevgisinin önüne koymayan Türkiye sevdalılarının mücadelesidir.
*Gezi’de sesini duyurmaya çalışanların, en ücra mahallelerde sandık başında sabahlara kadar müşahitlik yapanların, Boğaziçi Üniversitesi’nde haysiyetini korumaya çalışan akademisyenlerin mücadelesidir. Bu mücadele baskı altında nefes alamayan gençlerimizin, şiddete, açlığa ve sefalete mahkûm edilen çocuklarımızın, AK Partili olmadığı için makbul vatandaş kabul edilmeyen milyonların sürekli olarak haksızlığa uğratılan mazlumların mücadelesidir.
*Bu mücadele öldürülen kadınların, şiddet gören doktorlarımızın, atanamayan öğretmenlerimizin, KPSS’de hakkı yenen gençlerimizin, enflasyon altında ezilen babalarımızın, çocuğuna et yediremeyen annelerimizin mücadelesidir.
Bu mücadele batılın karşısında hakkın mücadelesidir. Bu mücadele haramın karşısında helalin mücadelesidir. Bu mücadele zulmün karşısında istiklalin mücadelesidir. Bu mücadele istibdattın karşısında hürriyetin mücadelesidir. Ve bu kutlu mücadele hiçbir kaprise, hiçbir inada kurban edilemez. Hiçbir şahsi hırsa hiçbir koltuk hesabına feda edilemez. Milletin iradesi dışında hiçbir iradeye boyun eğmez. Biz, Millet İttifakı’nı ferasetle, feragatle, fedakarlıkla kurduk. İstibdat zincirlerini kırmak, umudu yaşatmak için kurduk. Türkiye’ye hak ettiği istikbali sunmak için kurduk. Kimse merak etmesin, kazanana kadar da buradayız, hiçbir yere gitmiyoruz.”