Nesin Vakfı’na yönelik baskılar sürüyor. İzmir’in Tire ilçesindeki 60 dönümlük zeytinliği kundaklanan, İstanbul Çatalca’da da İsmailağa Cemaati’nin hedef aldığı Nesin Vakfı’nın bankada bulunan yaklaşık 2 milyon lirasına el konularak, Hazine’ye aktarılmıştı.
Aziz Nesin’in oğlu, vakfın eski yöneticisi Ali Nesin, konuya ilişkin yaptığı yazılı açıklamada süreci anlattı. Nesin, şunları kaydetti:
*“2017 yazında Nesin Vakfı’na komşu 8 dönümlük arazi satışa çıkmıştı. İçindeki villayla birlikte 2 milyon liraydı, ‘kelepir’ sayılırdı. Sahibinin acil paraya ihtiyacı olduğundan bir hafta on gün içinde almalıydık. Babam da birkaç defa bu araziyi almaya yeltenmiş ama parası çıkışmadığı için alamamıştı.
* Bizim de o kadar paramız yoktu tabii. Babamın hayallerini ve arazinin bizim için önemini vurgulayan bir yazı yazdık. Çok etkili oldu. Bir iki haftada çoğunluğu düzenli bağışçımız olan dostlarımızın desteğiyle süreci tamamladık.
*Sanırım 2021’de (yani araziyi alışımızdan dört yıl sonra) o arazinin komşu arazisine İsmailağa cemaatine bağlı bir tarikat taşındı. Bize karşı düşmanca bir tavır takındılar. Sözlü ve fiziksel tacize başladılar, üzerimize köpek saldılar, çocuklarımızı videoya kaydettiler, Çatalca’da aleyhimize konuşmaya başladılar. Bir de cami mi mescit mi olduğunu anlamadığımız kaçak bir yapı inşaatına giriştiler.
*Bir süre sonra da valilik, daha doğrusu eski Dernekler Masası, yeni ismiyle Sivil Toplumla İlişkiler Müdürlüğü ‘izinsiz bağış kampanyası’ yaptığımız gerekçesiyle vakfa müfettişler yolladı. Bu yazımızı kampanya olarak addetmişler… Olacak şey mi? Müfettişler geldi.
*Onlara bunun sonu ne olabilir diye sorduğumuzda 'Muhtemelen 5- 10 bin liralık ceza gelir' dediler ama isterlerse gelen paraya da hatta araziye de el koyabilirlermiş. Ama genel kanı bir para cezası geleceği yönündeydi. Müfettişler herhangi bir suistimal olmadığı yönünde rapor vermelerine rağmen akla hayale gelmeyecek şekilde olabilecek en ağır cezayı kestiler.
*Yürütmeyi durdurma kararı alınması, yani banka blokajlarının kaldırılması için mahkemeye başvurduk. Bu arada ben de bir randevu alarak valiyle ve yardımcısıyla görüşmeye gittim. Açık açık söylemediler tabii ama benim anladığım kadarıyla onlar da bu uygulamayı abartılı bulmuşlardı, bu durumdan çok mutlu değillerdi. Görünürde prosedürü savunuyorlar ama durumun nasıl düzelebileceği konusunda da çözüm üretmeye çalışıyorlardı. Yürütmeyi durdurma isteğimizi mahkeme reddetti.
*Bunun üzerine inanılmaz bir şey oldu. Bloke edilen 5 milyon küsur lirayı devlet hesaplarımızdan çekti! Oysa mahkeme sadece blokajın devam edebileceği yönünde karar vermişti. Kısa süre sonra bir başka inanılmaz bir şey oldu.
*Valilikten aradılar ve 3 milyon lirayı iade ettiklerini, sadece 2 milyon liraya el koyduklarını, blokajı da kaldırdıklarını söylediler. (Tüm hesaplarımız açık ve bize ait. Dostlarımız bağışlarını gönül rahatlığıyla yapabilirler.) Bu karar değişikliği konusunda yorum yapmıyorum.
*Hiçbir surette yasaya aykırı olarak para toplama faaliyetinde bulunmadık.”