2025 Türkiye’sinden…
YAZAN: Himmet KAYA
Gazi Paşam,
Manşetlerin seni utandıracağı, başlıkların seni düşündüreceği bir ülkeden sesleniyorum sana…
Senin “fikri hür, vicdanı hür” dediğin Cumhuriyet insanı, bugün artık haberlere “muhalif vatandaş” olarak giriyor.
İfade özgürlüğü, artık basın bültenlerinin satır aralarında, soruşturma dosyalarının dipnotlarında anılıyor.
Bir gazeteci, sadece bir fotoğraf çektiği için tutuklanıyor;
ama milyonların cebine el uzatan bir müteahhit, “birileriyle arası iyi” diye ödül alıyor.
Atam,
Senin “adalet mülkün temelidir” diye kurduğun hukuk, artık haber değeri taşıyan bir istisna haline geldi.
Bir mahkeme kararı, delilden çok kimlik kontrolüyle veriliyor.
Bir belediye başkanının tutuklanması “gündelik gelişme”, bir kadın cinayeti “rutin olay”,
bir mafya liderinin canlı yayına bağlanması ise “reyting unsuru” sayılıyor.
Yargı bağımsızlığı artık sadece tarih kitaplarında geçen bir kavram.
Adalet Sarayı, adaletin değil; güçlülerin gövde gösterisinin sahnesi oldu.
Hakim kürsüsünde vicdan değil, kulis bilgisi hüküm veriyor.
Senin kurduğun Cumhuriyet Halk Partisi’nin genel merkezi, ironik biçimde, artık Silivri’nin sınırları içinde anılıyor Mustafa Kemal Paşam.
Çünkü Cumhuriyet’in belediye başkanları birer birer içeri alınıyor;
“temiz siyaset” diyenlerin sicili, temize çıkamıyor.
Bir yanda makam arabalarında konvoyla ilerleyen siyasetçiler,
öte yanda otobüs kartına para yükleyemeyen emekliler, öğrenciler…
Atam,
Bugün bu ülkede, emekli markette poşet hesabı yaparken Diyanet, faizli krediye “helal” fetvası veriyor.
Vatandaş borçla yaşamayı kader sanıyor, çünkü kredi artık bir ibadet kolaylığına dönüşmüş.
“Faiz haramdır” denilirken, faizsiz yaşamak imkânsız hale getirildi.
Senin uğruna can verilen topraklar, artık satılık ilanlarında metrekare fiyatıyla ölçülüyor.
Maden ruhsatları, yerli üretimden çok yabancı yatırımcının iştahına göre veriliyor.
Toprağın altı altın, ama o altın başka ellerde.
Yerin üstü ise betonun, tabelanın, rantın haritasına dönüştü.
Haber bültenleri artık bir suç haritası gibi:
Kuzeyde çete operasyonu, güneyde sınır ihlali,
batıda uyuşturucu sevkiyatı, doğuda kaybolan adalet.
Sokaklar artık sadece yürüyen insanların değil, silüet değiştiren suç örgütlerinin güzergâhı.
Bir zamanlar milletin gücü olanlar, şimdi örgütlerin gölgesinde refleks kaybı yaşıyorlar.
Ve biz, her gün aynı manşetleri okuyoruz:
“Bir kadın daha öldürüldü.”
“Geçim sıkıntısından intihar etti.
“KPSS birincisi kargocu oldu.”
“Emekli torunlarından utanır oldu.”
“İktidarı eleştirdi gözaltına alındı.”
“Geçinemiyoruz, geçinemiyoruz geçinemiyoruz.”
Artık cümlede özne değişiyor, fiil aynı kalıyor.
Koruma kararı kâğıtta, ölüm kararı sokakta yazılıyor.
Fail belli, ama ceza yok.
Adaletin terazisi, kurbanın cesedinden hafif çekiyor.
Atam,
Bugün “vatandaşın geçim derdi” haber olmaktan çıktı, çünkü artık herkesin ana gündemi o.
Bir zamanlar “millî iktisat” diye öğrettiğin üretim modeli yerini ithalatla yaşayan bir ekonomi simülasyonuna bıraktı.
Gençler üretmeyi değil, gitmeyi planlıyor.
“Bir bilet bulabilir miyim?” cümlesi artık göç değil, umudun ifadesi.
Cumhuriyetin koltuğunda oturanlar, koltuğu vatanın emaneti değil, mesleğin getirisi sanıyor.
Siyaset, artık bir görev değil, bir kariyer planı.
Bir milletvekili, halkın arasına indiğinde “halkla temas etti” diye haber oluyor —
çünkü temas bile artık istisna sayılıyor.
Paşam,
Bir ülke düşün:
İmar planı, yargı kararından güçlü.
Cuma hutbesi, kanun maddesinden etkili.
Ve manşetler, artık halkın değil, iktidarın kaleminden yazılıyor.
Evet, hâlâ bu ülkede seni anan milyonlar var.
Ama seni anlamak, her geçen gün daha cesur bir eyleme dönüşüyor.
Sana mektup yazmak bile bir tür haber suçu gibi hissettiriyor bazen.
Affet bizi Atam.
Emanetini manşetlere sığdıramadık.
Cumhuriyeti savunmayı “tehdit” sayan bir dilin içinde boğulduk.
Ama bil ki, hâlâ senin ışığınla kalem tutanlar,
her gün bir satırla bu ülkenin vicdanını diri tutmaya çalışıyor.
Bir gün, yeniden o başlık atılacak:
“Cumhuriyet, küllerinden doğdu.”
O gün geldiğinde,
bizler yine senin fotoğrafına bakıp diyeceğiz:
“Paşam, haberler iyi. Emanet yeniden emin ellerde.”
Saygı, özlem ve utançla,
Bir Cumhuriyet insanı…
Saygılarımla…