Millet İttifakı’nı oluşturan partilerin genel başkanları, bugün “deprem” özel gündemiyle, Saadet Partisi Genel Merkezi’nde toplandı. Toplantının ardından altı siyasi parti genel başkanının imzasıyla, ortak açıklama yapıldı. Saat 14.00’te başlayan toplantının sonunda Millet İttifakı, ortak deprem açıklaması yaptı. Açıklamada iktidarın STK’lar üzerinde ayrım yaptığına ilişkin ifade kullanıldı. Öte yandan açıklamada dikkat çeken başka bir ifade ise; “Uyarıyoruz! Afet bölgelerinde yabancılara ev, arsa ve arazi satışı yasaklanmalıdır! Bölgenin yeniden imarı esnasında Hatay başta olmak üzere demografik ve sosyal yapının korunması büyük önem arz etmektedir. Özellikle bu konunun takipçisiyiz!” açıklaması oldu. Ortak açıklama metnin ardından Millet İttifakı’nın, bir dahaki toplantısının 2 Mart Perşembe günü Saadet Partisi’nin ev sahipliğinde gerçekleştireceği açıklandı.
Millet İttifakı’nı oluşturan partilerin genel başkanları, bugün “deprem” özel gündemiyle, Saadet Partisi Genel Merkezi’nde toplandı. Toplantının ardından altı siyasi parti genel başkanının imzasıyla, ortak açıklama yapıldı. Saat 14.00’te başlayan toplantının sonunda Millet İttifakı, ortak deprem açıklaması yaptı. Açıklamada iktidarın STK’lar üzerinde ayrım yaptığına ilişkin ifade kullanıldı. Öte yandan açıklamada bir dikkat çeken başka bir ifade ise; “Uyarıyoruz! Afet bölgelerinde yabancılara ev, arsa ve arazi satışı yasaklanmalıdır! Bölgenin yeniden imarı esnasında Hatay başta olmak üzere demografik ve sosyal yapının korunması büyük önem arz etmektedir. Özellikle bu konunun takipçisiyiz!” açıklaması oldu.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu ve Demokrat Parti Genel Başkanı Gültekin Uysal; Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu tarafından tek tek karşılandı. Toplantı saat 14.00’da başladı.
Toplantının ardından altı siyasi parti genel başkanının imzasıyla, ortak açıklama yapıldı. Açıklamadan öne çıkan başlıklar şöyle sıralandı:
“Muazzam bir dayanışma gösteren, büyük bir fedakârlık ve gayretle çalışan STK’larımıza, vatandaşlarımıza, uluslararası dayanışma gösterenlere ve emek sarf eden tüm isimsiz kahramanlarımıza minnettarız.
Deprem ülkesi olan Türkiye’mizde afet öncesi gerekli hazırlıkların yapılmadığı, yeterli tedbirlerin alınmadığı apaçık ortadadır. Eskiden Başbakanlık’a bağlı olan AFAD’ın kurumsal kapasitesinin zayıflatılması, liyakatten yoksun insanlara üst düzey kadrolarda sorumluluk verilmesi, depreme dayanıksız binalara hiçbir rapor istenmeden imar affı çıkarılması ve inşaat sektöründe yolsuzluklara kapı aralayan ölçüsüz rant hırsı milletimize ölümcül bir fatura ödetmiştir.
STK’lar arasında ayrım yapılmış, bunların sürece dahil edilmeleri hususunda geç kalınmıştır. Kutuplaştırıcı söylemlerden vazgeçilmemiş, tek bir merkezden alınan kararlar çalışmaları yavaşlatmıştır. Kolluk kuvvetlerinin, madencilerin ve iş makinelerinin sahaya geç gönderilmesi, sosyal medya platformlarında bant yavaşlatma, borsanın kapatılmaması gibi akıl dışı uygulamalar telafisi mümkün olmayan sonuçlar doğurmuş, krizi daha da derinleştirmiştir.
İktidar barınma, seyyar tuvalet ve hijyen konusunda yeterli adımları halen atmamış, bölgede salgın hastalık riskine karşı gerekli tedbirleri de almamıştır. Deprem sonrası yaşanan iç göçle ilgili herhangi bir planlama ve yönlendirme yapılmamıştır. Tüm hata, kusur, ihmal ve kasıtlar apaçık ortadadır. Hukuki, idari ve siyasi sorumlular da arşivlenerek dosyalarda ve hafızalarımızda not edilmiştir.
Uyarıyoruz! Afet bölgelerinde yabancılara ev, arsa ve arazi satışı yasaklanmalıdır! Bölgenin yeniden imarı esnasında Hatay başta olmak üzere demografik ve sosyal yapının korunması büyük önem arz etmektedir. Özellikle bu konunun takipçisiyiz!
Hiçbir bürokratın inisiyatif alamadığı, her konuda talimatın bir kişiden beklendiği Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi yüzünden acılar ve zayiat katlanarak artmıştır. Afet süreci ne yazık ki iyi yönetilememiş, arama-kurtarma çalışmalarında geç ve yetersiz kalınmıştır. Başlangıçtan itibaren, temel ihtiyaçların temininin ve yardım faaliyetlerinin doğru koordine edilemediği, bunların sonucunda felaketin etkisinin vahim boyutlara ulaştığı acı bir gerçek olarak görülmektedir.”